İSLÂM’DA BEDENİ CEZALAR

İSLÂM’DAKİ BEDENİ CEZALAR ÜZERİNE 1

 

Kur’an’da emredilen bedeni cezalar; zina ve/veya hırsızlık yapanlarla, namuslu kadınlara zina isnadında bulunanlara uygulanmak üzere zikredilmişlerdir. Bu hususla ilgili başka yazılarımızda, konuya Kur’an’ın genel bakışı açısından değerlendirme yapacağız. Ayrıca, bu cezaların insanlık onuruna ve yapısına ters olup olmadıklarını irdeleyeceğiz. Ancak bu yazımızda, doğrudan ilgili ayetleri ve onlardan da sadece zina ile ilgili olanlarını inceleyeceğiz.

Nur Suresi 2: “Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.”

Geçmişten günümüze devam eden yaygın anlayışta, zina sadece kadınlara mahsusmuş gibi algılanmaktadır. Aynı işi erkek yaparsa, çapkınlık olarak tanımlanırken, kadın yaptığında zina suçunu işlemiş olarak yaklaşılmaktadır. Hâlbuki 1400 yıl önce inen Allah’ın kelâmı Kur’an, zina suçunu yalnızca kadına isnat etmeyerek, erkeklere de aynı suçu yüklemektedir.

Kur’an’da belirtilen suç aynı olunca, uygulanması istenilen ceza da aynı olmuştur. Zina eden, ister erkek olsun, ister kadın olsun, her ikisi de yüz değnek sopa ile cezalandırılmaktadır. Dolayısıyla erkek, “çapkınlık yaptım” diyerek kurtulamamaktadır. Yani Kur’an, kadın ve erkeğin haklarını ve cezalarını aynı telâkki etmektedir. Hattâ erkeklere, zina hususunda daha ağır sorumluluklar yüklemektedir.

Nur 4:“Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar.”

Yüce Yaradan, toplumlardaki yaygın anlayışı en iyi bilendir. Zina suçlamasının erkeklere değil, kadınlara yapıldığını bildiğinden, kadınların haklarını korumak için, zina iftirası yapanlara çok ağır müeyyideler getirmektedir.

Ayet iftira edenler için cinsiyet belirtmemektedir. Namuslu kadınlara zina isnadında bulunanlar, erkek de olabilir, kadın da. İftiracı(lar) her kim olursa olsun, aynı ceza uygulanacaktır. Hem de cezanın şiddeti, zina yapanlarınkine yakındır. Hattâ aşağıdaki ayete göre, daha ağırdır.

Nur 23: “Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azap vardır.”

Ayet yine, kadınları korumaktadır. Onlara iftira ederek zina isnadında bulunanları lânetlemektedir. İftiracılar, hem bu dünyada hem de ahirette lânetlenmektedir. Ayette ayrıca, iftiracılara uygulanacak azabın, sıradan günahkârlarınkine göre, çok daha büyük olacağı vurgulanmaktadır.

Yukarıda aktardığımız Nur Suresi 4üncü ayet ve aşağıdaki ayet birbirini desteklemektedir.

Nisa Suresi 15: “Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin.”

Görüldüğü üzere, yukarıdaki ayet de kadınların haklarına vurgu yapmaktadır. Ayette sadece zina eden kadınların durumu anlatılmaktadır. Onların zina suçunu işlediklerinin ispat edilmesi için dört şahit istenilmektedir. Yüce Yaradan’ın dört şahit birden istemesi, muhtemelen iftiraların engellenmesi içindir. Çünkü her insanın takdir edeceği gibi, birbiriyle bağlantısız dört şahit getirmeleri zordur. Hem de iftira edenler için Allah’ın açık ayetleri var iken, çok daha zordur.

Bu zorluğu en iyi bilen Allah’tır. Bu sebeple Yüce Yaradan, zinaya meyilli olanların veya suçun tespiti için istenilenin çok zor olmasından yararlanarak, fuhşa meyledebileceklerin önünü kesmek için aşağıdaki ayetlerini göndermiş.

Nur Suresi 6: “Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir.”

7: “Beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.”

8: “Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi”,

9: “Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise, Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.”

Yüce Yaradan, bu ayetlerinde şahidi olmayan erkek ve kadınlara hak tanımış.  Ama kendileri yalan söyledikleri takdirde, “Allah’ın lânetinin kendi üzerlerine olmasını dilemelerini” istemiştir. Dolayısıyla kişi yalan söylerse, hem de kendi isteği ile, Allah’ın gazabına muhatap olacaktır. Herkesin takdir edeceği gibi yüz sopa cezası (ki Tevrat’taki zina cezaları çok daha şiddetlidir, ancak asıl Tevrat bilinmemektedir)Yüce Yaradan’ın gazabının yanında devede pire bile olamaz. Dolayısıyla Allah’ın varlığını reddetmeyen ve bu ayetlerin kendisine hatırlatılacağı hiç bir insan, yalan şahitlik yapmayacaktır.

Yukarıdaki ayetlerdeki hükümler, toplumun genel ahlâkını ve saygınlığını korumayı hedeflemiştir. Yüce Yaradan, toplumun temelini teşkil eden ailenin yapısını da koruyacak ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:

Nur Suresi 3: “Zina eden erkek, zina eden veya Allah’a ortak koşan bir kadından başkası ile evlenemez; zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah’a ortak koşan erkek evlenebilir. Bu, müminlere haram kılınmıştır.”

Ayet, zina eden birisiyle, etmeyen birinin evlenmesini istememektedir. Eşlerden birinin zina eden bir yapısının olması, ailenin temelini sarsar. Aile içerisinde sert tartışmalar veya olaylar olur. Sonunda aile parçalanır. Böyle ailelerin çocuklarının ruhi yapıları bozulur. Dolayısıyla bu durumdan hem madden hem de manen olmak üzere en çok zararı önce çocuklar görürler.  Her iki eşin de zina ettiğini tarafların bildiği ailelerde, tartışmalar şiddetli olmaz. Bu ailelerde çocuk olmayabilir. Varsa da, çocuklar işin farkında bile olmayabilirler.

Yüce Yaradan, hem kendilerine hâkim olamayarak zina eden insanların yanlışlarından dönmelerini sağlamak, hem de toplumu korumak için, zina edenleri ve zina isnadında bulunanları tövbe etmeye ve sonrasında ıslah olmaya çağırmaktadır.

Nisa Suresi 16: “Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eğer onlar tövbe edip kendilerini ıslah ederlerse onlardan vazgeçin. Çünkü Allah tövbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir.”

Nisa 5: “Ancak bundan (4üncü ayete göre, zina isnadında bulunduktan) sonra tövbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.”

Yüce Yaradan, yukarıdaki ayetinde tövbe ettikten sonra ıslah olanların bağışlanacağını vurgulamaktadır. Ancak, her tövbeyi kabul etmediğini, hangilerini kabul edeceğini de aşağıdaki ayetleriyle bizlere bildirerek yol göstermektedir:

Nisa 17: “Ancak Allah’ın kabul etmesini vaat buyurduğu tövbe, o kimseler içindir ki, bilmeyerek günah işleyip, hemen tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul eder. Allah âlimdir, hakîmdir. (Her şeyi bilendir, hikmet sahibidir)”.

18: Yoksa günah işleyip de kendisine ölüm gelince: “İşte ben şimdi tövbe ettim.” diyen kimselerin tövbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tövbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır.

Günümüzde maddeten kalkınmış ülkelerin sorunlarının; fuhuş, uyuşturucu kullanımı ve aile parçalanmalarındaki artış olduğunu anladığımızda, İslâm’daki bedeni cezalar hakkında daha gerçekçi fikir yürütebiliriz.

Allah’ım, bizler Senin aciz ve günahkâr kullarınızız. Her an düz yolda yolumuzu şaşırabiliriz. Lütfen, bizden lûtfunu ve rahmetini esirgeme Allah’ım.

Bu yazı Dini, KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.