EKONOMİNİN MOTORU, BORÇ
Daha anlaşılır olması için, konuyu, ekonomiyi bisiklete benzeterek anlatmaya çalışalım. Ekonomi, bisiklet ise, ekonomideki gelişmeler bisikletin ileriye doğru gitmesiyle sağlanır. Bisikletin ileri gitmesi için, pedala sürekli basmak gerekir. Pedala basılmadığı an, bisiklet durur ve insan düşer.
İşte, ekonominin pedalı da borçtur. Eğer yeni borçlar alınmazsa, yani pedala basılmazsa, bisiklet yani ekonomi durur. Pedala basmanın az veya çok olması, ilerlemenin hızını belirler.
1960’larda, belirli ülkelerin ekonomileri gelişiyordu. Fakat 1980’den itibaren, ekonomik olarak ilerleyen ülke sayısı hızla arttı. Kalkınma mücadelesi veren ülkelere baktığımızda, hepsinin de bunu borç alarak başardığını görüyoruz. Yine net olarak görülen bir husus daha var, o da, her ülkenin borçlu olduğudur.
Diğer taraftan kalkınan hemen hiçbir ülkenin borcu, azalmamış. Hiçbir ülke, borçlarının GSYİH’sına oranını, 1980 yılındaki durumuna geriletememiş. Demek ki, her devlet, ekonomik olarak ayakta kalabilmek için, yani bisiklet üzerinde durabilmek için sürekli olarak borçlanmış.
Bu sonuçlar net olarak gösteriyor ki, ekonomideki gelişmeyi tehdit edecek en etkili unsur, yeni borçlanma yapılamaması veya borç ödemelerinde yapılandırma isteklerinin kabul edilmemesidir.
Temeli borçlanma üzerine kurulan ekonomik sistemde, net olarak görülen bir başka sonuç daha var. O da, bu sistemde zenginlerin daha zenginleştikleri, fakirlerin daha fakir hale geldikleridir. Bu aradaki fark, her geçen yıl çok daha hızlı açılmaktadır. Bazı ülkelerin en zenginleri ile en fakirlerini karşılaştırdığımızda, inanılması güç rakamlara ulaşılmaktadır. En zenginlerin gelirlerindeki artış, fakirlerinkinden 50-100 kat arası fazla olabilmektedir.
Aradaki farkın açılması, ekonomileri zora sokmaktadır. Çünkü fakirlerin, artık borçlanacak halde olanlarının sayısı her geçen gün hızla azalmaktadır. Zenginler, fakirlere mal satamazlarsa, ekonominin dişlileri dönmez. Büyük çarkları birbirine bağlayan aradaki küçük dişliler olmazsa, çarklar durur. Motordan alınan hareket, belli bir alanda hapsolur.
Bu gerçeği çok iyi bilen uzmanlar, fakirleri de borçlandırabilmek için, değişik yöntemler bulmuşlar. 2008 ekonomik buhranının oluşmasında çok etkili bir sebep olan eşik altı ipotekli ürünler, bulunan yöntemlerden sadece birisidir. Bilindiği gibi, 2007 yılında ABD’deki konut kredilerinin %40 gibi yüksek bir kısmı, eşik altı ipotekli krediler idi.
Bu sitede yayınladığımız “Borsalar, Dünyanın En Büyük Kumarhaneleri Olma Yolunda” başlıklı makalemizde bahsettiğimiz türev ürünlerin de bir kısmı, fakirleri borçlandırmaya yöneliktir.
İşin ilginç yanı, hükümetlerin çoğu borçları ödemek üzere almıyorlar. Günü kurtarmak için alıyorlar. Aldıkları borçlarla ekonomiyi canlandırmayı umuyorlar. Böylece siyaseten kendilerini kurtarmayı hedefliyorlar. Borçlar giderek artıp da yeni borç alamadıkları ortam doğunca, yapılandırma istiyorlar. Zaten yapılandırmayı istemek zorunda kalanlar, genel olarak, borcu alanlar değil, başkaları oluyor.
Dünyada her ülke borçlu olduğundan, yeni alınan borçların şartları daha ağır oluyor. Ayrıca ekonomide yapısal reformlar, acı reçeteler uygulanmadığından, alınan yeni borçlar, artık eskisi kadar ekonomiyi canlandırmıyor. Dolayısıyla ekonomiyi tekrar canlandırmak için, eskisine oranla daha fazla borç almak gerekiyor. Her alına daha fazla borç, bir süre sonra işe yaramaz hale geliyor. Bu defa öncekinden daha fazla borçlanma mecburiyeti doğuyor. Böylece, kısır bir döngü oluşuyor.
Bu kısır döngü, ülkenin ekonomisini içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bir ülke, yeni borç bulamadığı zaman ekonomik krize doğru sürükleniyor. Yani, sadece borç bulamama bile ekonominin tekerini durduruyor. Bisiklet duruyor.
Ülkeler için geçerli olan bu durum, herhangi bir vatandaş için de aynen geçerlidir. Vatandaşlar da, bisikletin pedalına basmazlarsa, yani borçlanmazlarsa, mikro açıdan ekonomik krize doğru gitmeye başlıyorlar.
Tam bu noktada okuyucularıma, düşünmeleri için bir soru soracağım.
Hepimiz biliyoruz ki, dünyadaki bütün ülkeler borçlu. 18 yaşını geçmiş insanların da, büyük çoğunluğu borçlu. Dünyadaki devletlerin borçları ve şahısların borçlarını toplarsak, Dünya GSYİH’sından fazladır.
Soru şu, bu borçların alacaklıları kimler?