HİTLER’İN İNSANLIĞA TERSTEN HİZMETİ
Tarihe baktığımızda, ırkçılık anlayışının soykırım ile sonuçlanmasına, 1492 keşiflerinden sonra rastlamaktayız. Bu tarih öncesinde de, halklar arasında vahşete varan savaşlar olmuştu. Sadece halklar arasında değil, farklı dinler arasında da harpler meydana gelmişti. Hattâ, aynı dinin çeşitli mezheplerine mensup insanlar arasında da mücadeleler olmuştu. Ama bütün bu mücadelelerde, sistemli bir şekilde soykırım yapıldığı iddia edilebilecek olaylar çok azdır. Onlar da münferit hadiselerdir.
Tam bir soykırım niteliğindeki olaylar zinciri, Amerika kıtasının keşfiyle başlamıştır. Meksika bölgesine ilk giden İspanyol amiral Cortes, yerli halka İspanya kralından selam getirdiğini söyledi. Belki, ufak tefek hediyeler verdi. Mecazi anlamda barış çubuğu tüttürdü. Ama yerli halka asıl hediyesi, ölüm oldu. Az sayıda adamıyla (tarihçiler 550 olarak verirler) Aztekleri neredeyse yok etti.
Cortes’den çok kısa bir süre sonra Pizarro, Güney Amerika kıtasını keşfetti. İnka medeniyetinin temsilcileri ile karşılaştı. Yanında, sadece 168 adamının olduğu söylenir. Pizarro, Cortes’in uygulamalarının sanki kopyasını çekti. Onun da yerli halka hediyesi ölüm oldu. İnka medeniyetini yok etti.
Keşiflerin başlangıç temeli böyle atılınca, keşiflere katılan diğer Avrupalılar da aynı yolu izlediler. Sonuçta baruta sahip modern Avrupalıların keşfettikleri yerlerin halklarına hediyeleri, ölüm oldu. Afrika kıtasındaki keşiflerin bir başka sonucu daha görüldü. Bu defa çoğunluğunu öldürmek yerine, köle olarak satmayı daha uygun buldular. Tarihin gördüğü en kapsamlı köle ticaretini başlattılar.
Modern Avrupalılardaki bu ırkçılık anlayışı, Avrupa’dan gidenlerin torunlarının bilhassa Kuzey Amerika kıtasında kurdukları devletlerde devam etti. Tabiatıyla Avrupa’da da hükmünü sürdürdü. Irkçılık anlayışı giderek fikir insanları arasında da kabul gördü. Nietzsche gibi felsefecilerin desteklerini de arkalarına alan yöneticiler, artık uygulamalarını kamuoyundan saklamadan açıktan yapmaya başladılar. Bu pervasızca uygulamalar, Hitler’e kadar devam etti.
Hitler’in sonu kötü oldu. Hem kendisi için, hem ülkesi için kötü sonlandı. Ama en çok da, ırkçılık anlayışı için kötü oldu. Hitler, kendi mezarını kazarken, bir anlamda ırkçılığın da kabrini kazmış oldu. Açıktan yapılan ırkçılık, ilk önce Avrupa’da gözden düştü. Hem halk desteğini, hem de fikir insanlarının desteğini kaybetti. Arka bahçeleri daralan siyasetçiler, kendi ülkelerinde ırkçılığı yapmaz oldular. Kendileri dışındaki güçsüz halklara uygularken de, biraz daha gizli yürüdüler.
Hitler’den sonra, ırkçılık, ABD’de bir süre daha devam etti. Bu sonuç normaldi. Çünkü Hitlerin sebep olduğu yıkımı neredeyse bütün Avrupa ülkeleri yaşadı. Harbin galibi olan ülkeler bile, zararla çıktılar. Bu savaştan kârlı çıkan tek ülke ABD oldu. SSCB’nin, Doğu Avrupa’yı etkisi altına alması bizi aldatmamalı. SSCB, bu savaştan maddeten zararlı çıktı. Dolayısıyla ırkçılığın zararını doğrudan yaşamayan ABD yönetimi, sistemli ırkçılıklarını sürdürdüler.
ABD’de ırkçılık anlayışının devam etmesinin bir diğer sebebi, eskinin resmi kölesi, 1950lerin gayri resmi kölesi olan siyahların varlığıdır. Beyazların, siyahları insan olarak görmeyenleri halen mevcuttu. Nitekim 1958 yılında Clennon King adlı bir siyah derili, Missisipi Üniversitesine girmek için başvuru yapmak gafletinde bulunur. Üniversite okumak hevesinin karşılığı olarak, derhal akıl hastanesine kapatılır. Konu mahkemeye intikal eder. Davaya bakan hâkim, bir siyah derilinin Missisipi Üniversitesine kabul edileceğini düşünmesinin çılgınlık olduğuna hükmeder.
Siyahların beyazlarla birlikte, II. Dünya Savaşında ABD için savaştığını bilen kamuoyunun vicdanına ters gelen bu gibi olaylar artınca, ABD yetkilileri de geri adım attılar. Böylece modern ülkeler açısından bakılınca, ırkçılığın resmen uygulandığı son kale de yıkılmış oldu. Zaten Hitler, ırkçılık uygulamasını öyle kötü yaptı ve berbat sonuçlandırdı ki, Hitler’den sonra gelenler için, ırkçılık yapmak çok zorlaştı. Dolayısıyla “bir musibet bin nasihatten evladır” sözü gerçek oldu. Hitler sayesinde ırkçılık geriledi. İnşallah bundan sonra da, sistematik bir şekilde uygulamaya kalkanlar olmaz.