RAUF DENKTAŞ’IN GENÇLERE TAVSİYELERİ

RAUF DENKTAŞ’IN GENÇLERE TAVSİYELERİ

 

Rauf Denktaş’ın Ocak 1981 tarihinde kaleme aldığı “Gençlerle Sohbet” adlı küçük kitapçığından anladıklarımı, aktarmaya çalışacağım. İnşallah, güzel bir özet yapar ve ebediyete intikal etmiş olan güzel insan Rauf Denktaş’ın ruhunu incitmem.

Denktaş bu söyleşisine, gençlerin hayat yolculuğuna hazır olup olmadıklarını sorgulayarak başlıyor. Geçici bir imtihan dünyasında yaşadığımızı belirttikten sonra, bizi bekleyen tehlike ve tuzakların sonsuz olduklarını vurgulayarak, gençleri uyarıyor. Böylece, imtihanın, insanın ölümüne kadar süreceğine dikkat çekmiş oluyor. Bu çetin hayat yolculuğuna hazır olabilmek için, manen silahlanmak gerektiğini söylüyor. Manen silahlanmanın tek yolunun, Allah’ın yoluna baş koymak olduğunu vurguluyor.

Allah’ın yoluna baş koyan bir insan, kendisinin geçici olmasına karşılık, Yüce Yaradan’ın, devamlı yani baki olduğunu anlar. Bu gerçeği anlayan bir kişinin, yaşadığı sürece yapacağı işlerden, Hak yolunda olanların dışındakilerin boş olduğunu kavraması kolaydır.

Denktaş, her gün kendimize şöyle sorular sormamızı tavsiye ediyor: “Hak yolunda, hak ve adalet için bugün ne yaptım? İnsanlık için, yoksullar için ne yaptım? Bir yakınımın, bir yetimin elinden tuttum mu?”

Gençlere, kadere karşı gelmemelerini tavsiye ettikten sonra, bazı öğütlerini şöyle sıralıyor: “Her olayda, size ve çevrenize verilen bir ders, bir hikmet vardır. Hayatta hedefiniz, iç huzurunuz, sağlığınız ve esenlik olsun. Bunları para ile satın alamazsınız.”

Denktaş, ne yapacaklarını bilemeyen gençlerin, Kur’an’a başvurmalarını istiyor. Aramasını bilenlerin, hayatta karşılaştıkları her sorunun cevabını, Kur’an’da bulabileceklerine dikkat çekiyor.

Gençlerin, Allah’ın, onları ulvi bir maksat için yarattığının şuuru içerisinde, hürriyete, insanlığa ve barışa hizmet etmelerini istiyor.

Gençlere, başarılı olmanın yollarını da gösteriyor. Ekmeklerini taştan çıkarma mücadelesi veren gençlerin, hayatın tadına varacaklarını söylüyor. Gençlere “hayatta, mutlaka, yaşamınızı anlamlandıracak bir hedefiniz olsun” diyor. Ve ekliyor; ”bu hedefe ulaşabilmenin yolu, aklını kullanmak, doğruluktan ayrılmamak ve sebat etmektir.”

Allah’ın, her kuluna eşit şans verdiğini vurguladıktan sonra, “Allah, doğrunun, iyinin ve Hak yolunda olanın yardımcısıdır. O’na ve kendinize güvenin” diyerek her daim umutlu olmaları için yol gösteriyor. Allah’a tevekkülü yanlış anlamamak gerektiğini, Allah’ı suçlayarak, ellerimizi ovuşturup oturmanın yanlışlığını vurguluyor. Kolları sıvayarak, işe koyulmak gerektiğini gençliğin geri gelmeyeceğini, bu sebeple, bir taraftan da öğrenme, arkadaş edinme ve insanlara yardımcı olma fırsatını kaçırmamak gerektiğini ifade ediyor.

Hayatın, hem rengârenk hem de ahenkli olduğuna dikkat çeken Denktaş, ruhen genç kalmayı öğrenmemizi öğütlüyor. Gençlere “geleceği daha güzel yapmak benim elimde” diyerek, neşeli olmaları gerektiğini vurguluyor. Olanlara üzülerek takılıp kalmanın yanlışlığını ifade ederek, şu tavsiyeyi yapıyor; “hataları tekrar etmemeye çalışın, çünkü kalan hayat sizindir”.

Eğer, sizi başarısızlığa iten bir çevreniz varsa, o çevreden kurtulmaya çalışılmasını tavsiye ediyor. Sizi yanlışa götüren çevreden ayrılmanız sizin elinizde diyor ve ekliyor; “hayatta arkadaşlarını seçemeyen kişilerin başarı şansı çok azdır”. Asıl olanın, doğru yolda yürümek olduğunu, doğru yolda olduğumuz sürece, istediğimiz gibi yaşayabileceğimizi, eleştirilerden korkmamamızı öğütlüyor.

Denktaş, hayatımızın geçmişte kalan kısmına bakmamamızı, ama daha iyisini ve daha güzelini yapmak için gayret etmemizi istiyor. Gençlerin hayal etmelerini ve hayallerini geniş tutmalarını öğütlüyor. Ama “hayalperest olmayın” diyor. “İnançlı olun, heyecanlı yaşamayı sevin, hareketli olun” diye tavsiyede bulunuyor.

“Hata yapmaktan korkmayınız, ama yaptığınız hatayı tekrarlamayınız” diyerek yol gösteriyor. Başarısız olmak isteyenlere de yol gösterirken, aslında başarının anahtarını veriyor; “eğer başarısız olmak istiyorsanız, kararsız davranın, suçu başkalarına veya talihinize yükleyin yeter” diyor. Geçmiş hayatında başarısız olduklarını düşünen gençlerin de, “vakit çok geçti” dememelerini, umutsuzluğa düşmemelerini öğütlüyor. Başarısız bir geçmişi olup ondan kurtulmak isteyenlerin, hayat tarzlarını, etraflarını, çevrelerini değiştirmelerini istiyor. Ayrıca, yaşadığımız kötü hatıraları unutmaya çalışırken iyilerini hatırlamaya gayret etmemizi tavsiye ediyor.

Denktaş’a göre, bir insan, insan olduğu için değerlidir. Bu sebeple, insan tarafımızı takviye etmemizi istiyor. İnsanlara şüpheyle bakmamamız, bizi anlamalarını istiyorsak, bizim de onları anlamamız gerektiğinin altını çiziyor. İnsanlara karşı anlayışlı olmaya gayret etmemizi ve insanlara yardımcı olmaktan zevk almaya çalışmamızı tavsiye ediyor. Almak istiyorsak vermesini, sevilmek istiyorsak sevmesini bilmemiz gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, insanlara yaptığımız yardımları yayarsak, Allah indinde küçük düşeceğimizi hatırlatarak, kibirli ve mağrur olmamamızı öğütlüyor.

Denktaş, hayatta karşılaştığımız sorunları iki guruba ayırıyor. Çaresi olan sorunlar ve çaresi olmayanlar. “Çaresi olanları halletmek sizin elinizde, ama çaresiz olmayanları halletmek için boşuna emek sarf edip, üzülmeyin” diyerek, şu uyarıyı yapıyor; “böyle yapmazsanız üzülme hastası olursunuz”.

Kendimizi mutsuz ve bahtsız addettiğimiz anlar için, Denktaş’ın tavsiyesi şöyle; “elinize bir kâğıt alınız ve Allah’a şükretmenizi gerektirecek mutluluklarınızı sıralayınız. Listenize dikkatli bir gözle baktığınızda, sevinmeye başladığınızı göreceksiniz”.

Denktaş’ın bir başka tavsiyesi, dedikodu konusundadır. Bu güzel insan, başkaları hakkında dedikodu yapmamamızı istiyor.  “Siz başkaları hakkında dedikodu yapmazsanız, başkaları da sizinle ilgili dedikodu yapmayacaktır” diyor. Buna rağmen, bizimle ilgili dedikodu yapanlara da, cevap vermememizi öğütlüyor. Denktaş’a göre, çamur atanlar, çirkefte yaşadıkları için atacak çok çamur bulabilmektedirler. “Onları bırakın, içlerinde bulundukları çamurda çırpınsınlar. Allah onlara layık olduklarını verecektir” diyerek, bizi sakin olmaya davet ediyor.

Elimizden geldiğince, dostlarımızı çoğaltmamızı isteyen Denktaş, bunun, doğruluktan şaşmamakla sağlanabileceğini vurguluyor. Birlikte çalıştığımız insanların, hem bize hem de kendi kendilerine güvenmelerini sağlamamızı istiyor. Bunu sağlayabilmek için, onlara güven vermemizi, itibar etmemizi ve kişilik kazandırmamızı öğütlüyor. Bu hususla ilgili diğer bazı tavsiyeleri de şöyle; “müspet düşünün, kendi işinizi kendiniz yapın, güler yüzlü olun”. Ayrıca baba-ana dostlarımızı arada arayarak onların gönüllerini almamızı istiyor.

Denktaş, zenginlik nedir konusunu daha iyi kavrayabilmeleri için, gençlerin kendilerine şöyle sorular sormalarını tavsiye ediyor. “Sağlık açısından zengin miyim? Ruh zenginliğim nasıl? Aile sevgisi ve saygısı açısından zenginliğim nasıl? Etrafımda dönüp dolaşan çocuklar, teyzeler, dayılar, amcalar, halalar, dayılar açısından zenginliği nasıl? Arkadaş zenginliğim ne durumda, onlarla sevinçlerimi ve ya acılarımı ne kadar paylaşabiliyorum?”

“Görev size değil, siz göreve hâkim olun” diyen Denktaş, karar adamı olmamızı istiyor. ”Başkaları ne der” düşüncesiyle kendimizi harap etmememizi tavsiye ediyor. Halkın takdirinin, Hakkın rızasına tercih edilmemesini vurguluyor. Bunun için, haksızlığa boyun eğmememizi ifade ettikten sonra, kararlarımızda akıl ve adalet duygularının hâkim olmasını öğütlüyor.

Denktaş, gençlerden ölçülü olmalarını istiyor. Sözde, giyimde, uykuda, çalışmada, tasarrufta velhasıl hayatta ölçülü olmanın güzelliğini aktarıyor. Evrende ve dünyamızda her şeyin ölçülü olduğunu hatırlatarak, tabiatın kurduğu dengeyi ve ölçüyü bozmamamızı öğütlüyor. Diğer yandan, Allah’ın bize verdiği vücut makinesini de, ölçülü davranarak koruyabileceğimizi vurguluyor.

Denktaş, uygun bir uykunun önemine işaret ediyor. Ona göre, uyuyamıyorsanız, bunun bir nedeni vardır. Uykunuzu düzene sokmak için, erken yatıp erken kalkmaya çalışın. Yemek, çay, kahve gibi bazı hususların uykunuzu kaçırması ihtimaline karşı, kendinizi deneyin. Ama Denktaş’a göre, güzel bir uykunun en önemli vesilesi vicdan rahatlığıdır. “Bugün kimsenin hakkını yemedim, kimseye fenalık yapmadım, kimseyi kandırmadım” diyebilen herkes, başını yastığa koyar koymaz uyuyabilecektir.

Denktaş’ın diğer bazı tavsiyelerini ve çözüm önerilerini, makalenin sınırlarını aşmamak için özetlemedik. Ancak, yaptığı tavsiyelerin sonunda söylediklerini aynen aktarırsak, anlattıklarını bağlamış olacağımız inancındayım.

Denktaş diyor ki; “ben kimim, ben neyim?” sorusunun cevabını yine siz vermektesiniz, fakat farkında değilsiniz. Düşünceleriniz ne ise, siz osunuz. İyi düşünüyorsanız, iyisiniz. Güzel düşünüyorsanız, etrafınız da güzeldir, dünyanız da…

Siz ne yapıyorsanız osunuz. Lüzumundan fazla yiyorsanız, obursunuz. Yalan söylüyorsanız, yalancısınız. Çalışmaktan hoşlanıyor ve vaktinizi çalışarak dolduruyorsanız, çalışkansınız. O halde, kim ve ne olduğunuzun cevabını, başkalarında aramayınız. Kendinizde, içinizde arayınız. Bu arayış içine girdiğinizde, siz de göreceksiniz ki, Allah’ın sizden istediği yolda olduğunuz sürece sağlığınız ve iç huzurunuz da ilerleyecektir. Ufkunuz açılacak ve düşünceleriniz berraklaşacaktır. Fakat bu yoldan ayrıldığınız sürece, iç huzuru bulamayacaksınız. Hâlbuki mutluluk, iç huzurundan başka bir şey değildir.

Merhum Rauf Denktaş’ın bu güzel tavsiyelerini, biz de, “ hayatta başarılı olmak, iç huzuru yakalayıp mutlu olmaktır” sözüyle bağlayarak, güzel bir dua ile noktalayalım inşallah.

Allah’ım, Sana inanıyor, Sana güveniyor, Sana sığınıyor ve Seni seviyoruz. Senin sevgine mazhar olan kullarından olabilmemiz için, bizlere, irade gücü ver, zihin açıklığı ver, mücadele azmi ver.

Senin her şeye gücün yeter.

Bu yazı YAŞAM kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.