EKONOMİDEKİ KÜRESELLEŞMENİN SORUNLARI  

EKONOMİDEKİ KÜRESELLEŞMENİN OLUŞTURDUĞU SORUNLAR

 

Bilindiği gibi küreselleşme ilk önce ekonomi alanından başladı. Sonrasında kültürel alanda devam ediyor.

Ekonomideki küreselleşmenin en net görüldüğü yer, borsalar. Japonya’dan Amerika’ya kadar bütün büyük borsalar, birbirlerine sanki fiziksel olarak bağlanmış gibiler. Borsalarda gün neredeyse 24 saat devam ediyor. Ama biz günün, Japonya’dan başladığını var sayalım. Eğer Tokyo Borsasında sıra dışı bir olay olmuşsa, Tokyo Borsasının kapanışından sonra açılan bütün borsalar ve o günün sonundaki New York Borsası da, aynı yönde tepki veriyor. Eğer, ilk sapma New York Borsasında olmuşsa, bu defa Tokyo Borsası açıldığında, aynı tepki orada da görülüyor.

Diğer taraftan, Amerikan Merkez Bankası Konumundaki FED’İN faiz açıklamaları, dünyadaki ülkelerin çoğunun borsaları ve döviz kurları üzerinde etkili oluyor. Yani, ABD bankasının basit bir kararı bile sadece o ülkeyi değil, dünyanın diğer birçok bölgesini etkiliyor.

Her ülkenin, diğer bazı ülkelerle anlaşmaları var. Ayrıca, Dünyadaki hemen bütün devletlerin imza attıkları ortak anlaşmalar var. İki veya daha fazla ülke arasında yapılan bütün anlaşmalarda, bazı serbestlikler ve sınırlamalar var. Mal dolaşımı, bazı bölgeler haricinde serbest değil. Gümrükler var. İnsan dolaşımı serbest değil. Pasaportlar var. Oturma ve çalışma izni alma mecburiyetleri var. Bilgi dolaşımı serbest değil. Patent ve fikir hakları yasaları var.

Peki, neyin dolaşımı serbest? Serbest olan, sadece sermayenin dolaşımıdır. Sermaye, her yere girip çıkabiliyor. Sermaye çekme hususunda ülkeler arasında rekabet var. Ama bu rekabet, sanıldığı gibi ülkelerin lehine değil. Sermayenin lehinedir. Devletler, daha çok yabancı sermaye çekebilmek için, birbirleriyle kıyasıya rekabet ediyorlar. Hangi ülke maddeten daha çok taviz verirse, sermaye oraya gidiyor, hem de nazlana nazlana.

Bütün bunlar ne anlama geliyor?

Böyle bir ortamda, ekonomi alanındaki sorunlarla ilgili olarak, durumlarını düzeltebilmek açısından, hiçbir ülkenin ciddi bir etkisinin olmadığı anlamı çıkarılabilir mi? Eğer soruya, ekonomiyi iyileştirme açısından bakacak olursak, böyle bir anlam çıkarılabilir gibi. Bilhassa, sermayeye taviz vermeden çözüm üretmek açısından ele alınırsa, hiç kimsenin ve hemen hiçbir ülkenin tek başına ciddi bir etkisinin olmayacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Fakat sorumuzu, ekonomiyi kötü yönde etkileme açısından sorarsak, bir kişi veya birkaç kişinin, ülke ekonomisinin gidişatını kötüleştirebileceği açıktır. Kendilerinin devleti yönettiklerini unutan bazı sorumsuz başkanların, sosyal medya aracılığıyla, aniden ve düşünmeden yazdıkları bazı sözler, ekonomilerin bazısını kötü yönde etkilemektedir. Böyle düşüncesiz davranan başkanın yönettiği devletin maddi gücü yüksekse, diğer ülkeleri de kötü yönde etkileme ihtimali daha fazla olmaktadır.

Ekonomi küreselleştikçe, ülkelerin, kendi milli paralarının değerine hâkim olmakta çok zorlanacakları açıkça görülüyor.

Ekonomi küreselleştikçe, ülkelerin, ekonomilerini geliştirebilmek için yeni fikirler üreterek, diğer devletlerin uygulamalarından çok farklı bir sistem kurma şanslarının giderek azaldığı gözlemleniyor.

Ekonomi küreselleştikçe, ekonomi hakkındaki algılarımızın, bütün dünyada birbirine benzemeye başladığı anlaşılıyor. Ekonomi hususundaki algılamalarımız, giderek davranışlarımıza yansımaya başlıyor. Böylece, bütün insanlığın davranışları da birbirine benzeşiyor. Eğer bu benzeşme olumlu yönde ise, iyi bir şey. Ama maalesef olumsuz yöndeki davranışlarımız benzeşiyor. Çünkü ekonomi alanındaki algılarımız, insanların nefislerini okşayıcı yönde gelişiyor. Dolayısıyla, insanlar arasında, kanaatkârlık anlayışı değil, tüketim çılgınlığı yaygınlaşıyor. Tüketme anlayışında birbirimize benzeşiyoruz. Birbirimizden etkilenerek benzeşmeye doğru yönelmediğimiz bir konu insanlardaki tasarruf etme anlayışıdır. Tasarruf anlayışı, dünyaya yayılmıyor. Aksine kredi kullanma arzusu yaygınlaşıyor. Böylece, çoğu zaman gereksiz yere borçlanarak, geleceğimize ipotek koydurma hususunda benzeşiyoruz.

Ekonomi küreselleştikçe, sıradan insanlar olarak, daha çok kazanmak ve daha çok şeye sahip olmak için, daha çok çalışmaya gayret etme hususunda benzeşiyoruz. Artık, daha çok çalışmamız da yeterli olmuyor. Çalışırken daha az hata yapmamız ve çalıştığımız ekip içerisinde uyumlu olmamız gerekiyor. Bu mecburiyetler, bizleri geriyor. Bütün insanlık, yeni bir tür hastalık olan gerginlik yani stres konusunda benzeşiyor. Gerginlik, insanlar arasındaki en yaygın hastalık tipi olmaya başladı. Sahip olduğumuz bu gerilimi işe yansıtmamaya çaba gösteriyoruz. Çünkü gerginliğimizi işimize yansıttığımız zaman, işimizi kaybetme ihtimalimiz artıyor. Bu sebeple, gerginliğimizi işimize yansıtmamak için uğraşırken, kendimize zarar vermeye başlıyoruz ve bu hususta da benzeşiyoruz.

Ekonomi küreselleştikçe, ön saflardaki zenginlerin ve yöneticilerin çoğunluğunun da yöntemleri benzeşiyor. Onlar da, daha az sermaye koyarak ve daha az risk alarak işlerini yürütebilmek için, benzer metotları uyguluyorlar. Önce çeşitli rüşvetler vermeyi deniyorlar. Rüşveti kabul etmeyenlere düzmece oyunlarla şantaj yapmaya çalışıyorlar. Şantaj ile yola getiremediklerini tehdit ediyorlar. Tehditlere aldırmayanları ise, sevdikleri insanları öldürtmekle korkutuyorlar. Uygulamaya çalıştıkları bu yöntemler, öylesine alışkanlık halini almaya başlamış ki, zenginliklerini ve etkinliklerini artırmak için akıllarına başka bir yol gelmez olmuş.

Bu anlayıştaki insanlar, bir şirketi veya oturdukları koltuklarla ilgili hususları gerçek anlamda yönetmeyi, neredeyse unutmuşlar. Böylelerinin eline güçlü bir sermaye verseniz ve kurulu bir iş yerini gerçek ekonomik faaliyetlerle yönetmelerini isteseniz, çoğu, sıradan insanlardan daha başarısız olabilirler. Veya oturdukları koltuklarla ilgili olarak adil seçim yapılsın deseniz, elleri ayaklarına dolanır.

Diğer taraftan, Dünya ekonomisi birbirine eklemlenip aynılaştıkça, yeme içme ve giyinme zevkimiz de aynılaşıyor. Dini inancımız veya geleneklerimiz farklı olsa da, sahip olmak istediğimiz araç gereç konusunda da benzeşiyoruz.

İnsanların algılamalarındaki ve davranışlarındaki bu benzeşme ve aynılaşmayı hızlandıranların en etkilileri, maddeten güçlü şirketlerdir. Bu şirketler, halkı etkileme hususunda yazılı ve görsel basını çok tesirli kullanıyorlar. Şirketler, dünyanın her bölgesinde, aynı tip yiyecekler veya aynı giyim kuşamları sunan mağazalar zinciri oluşturuyorlar. Böylece bütün dünyada, yeme içme ve giyinme konusunda aynı zevklere sahip insanların sayıları giderek artıyor.

Yazılı ve görsel basın, insanların hangi filmi seyredeceği, hangi müziği dinleyeceği, hangi kitapları okuyacağı, nerelere gideceği gibi hususlarda sürekli olarak yönlendirme yapıyor.

Bütün bunlar, insanların fikir üretimini zayıflatıyor. İnsanlar fikri alanda tabiri caizse kısırlaşıyor. Artık en etkili fikirler, insanları aldatarak menfaat sağlama yönünde geliştiriliyor. Bilimsel çalışmalar ve teknoloji geliştirmeleri bile, neredeyse tamamen kâr amaçlı yapılıyor.

Ekonomi küreselleştikçe, ekonomistlerin hegemonyası da artıyor. Ekonomi öğreniminde, sorgulama anlayışı azalıyor. Yerini biat kültürü alıyor. Bilindiği gibi, pozitif bilimlerdeki gelişmelerin temelinde sorgulama vardır. Mevcut teoriler ve bilgiler sorgulandıkça, yani yanlışlandığı ölçüde bilim gelişir. Hâlbuki küreselleşen ekonominin ekonomistlerine göre, piyasa ekonomisine iman şarttır. Ekonomistlere göre, hiç kimse, piyasa ekonomisi anlayışını kesinlikle sorgulamamalıdır. Onların bu tavırlardan dolayı, piyasa ekonomisi, sorgulanmaması gereken önemli bir tabu konumuna düşmüştür. Böyle bir anlayışın iflâh olması zordur.

Yukarıda bahsettiğimiz ve bahsetmediğimiz birçok sorun, ekonomi küreselleştikçe, çözülmesi daha zor hale gelmektedir. Bu gidişatı, hiçbir ülke veya birkaç ülke topluluğu kendi başlarına düzeltemez. Bu sorunlar, ancak, dünya olarak hep birlikte düzeltilebilir. Düzelebilmesi için, yine küreselleşmeden yararlanılmalıdır. Aynı küresel kanallar kullanılarak, insanlık anlayışını toparlamaya çalışmak sonuç verebilir. Elbette, insanlık için arzu edilen seviyeye gelmek çok zordur. Ama önemli olan, küreselleşen piyasa ekonomisi anlayışının yol açtığı sorunları azaltma yönünde gayret sarf ediyor olmaktır. Bu hususta dürüst ve hakkaniyetli gayret edenler güzel örnekler oluşturdukça, insanlığın sorunlarının azalması mukadderdir.

Bu yazı Ekonomi kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.