ALLAH’IN RAHMETİ, GAZABINDAN GENİŞ MİDİR?

ALLAH’IN RAHMETİ, GAZABINDAN GENİŞ MİDİR?

 

Bu hususta karar verebilmemiz için, Yüce Yaradan’ın değişmeden kalan kitabı olan Kur’an’daki sözlerini incelememizin yeterli olacağını düşünüyorum.

Tek olan Tanrı, son peygamberi Hz. Muhammed’e hitaben şöyle buyuruyor:

Enbiya Suresi 21/107: “Biz, seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”

Ayete dikkat edilirse, Arapçasında “lilalemiyn” yani, âlemlere ifadesi geçiyor. Bu vurgulamaya dikkat etmeyen bazı İslâm âlimleri, Hz. Muhammed’i, sanki sadece Müslümanlara rahmet için gönderilmiş gibi bir algı oluşturuyorlar. Bu âlimlere göre, Allah, rahmetini sadece Müslüman olanlara gösterecektir.

Hâlbuki Tevbe Suresi hariç, Kur’an’daki bütün sureler “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” ifadesiyle başlamaktadır. Yani, Yüce Yaradan’ın, esirgeyen ve bağışlayan vasfı her surede bahsedilmektedir. Ayrıca çok sayıda ayette de Allah’ın rahmetinin genişliğinden bahsedilir.

Bakara Suresi 2/115: “…Şüphe yok ki, Allah’ın rahmeti geniştir… O, her şeyi bilendir”

Aynı ifade, aynı surenin diğer bazı ayetlerinde de geçer. Bakara 247, 261: “…Allah’ın rahmeti geniştir. O, her şeyi bilir.”

Bakara 268 ve Nisa 4/130: “…Allah’ın lütfu geniştir…”

Necm Suresi 53/32: “…Şüphesiz Rabbinin affı geniştir…”

Nuh Suresi 71/10: “…Çünkü O, çok bağışlayandır.”

Daha birçok ayette benzer ifadeler vardır. Rahmetinden sıkça bahsetmesine rağmen, Yüce Yaradan, insanlara ayrıca şu tavsiyeyi de yapmaktadır.

Yusuf Suresi 12/87: “…Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin…”

Tek başına bu ifade bile, tek olan Tanrı’nın affının yani bağışlayıcılığının bizim anladığımız şekilde sınırlı olmadığını göstermektedir. Rahmetinden ümit kesilmemesini isteyen Yüce Yaradan, aynı ifadeyi Zumer Suresi 39/53 ayetinde de vurgular.

Yüce Yaradan’ın bu ifadeleri, ayetlerde net bir şekilde verildiğine göre, bazı âlimlerin Enbiya Suresi 107inci ayetle ilgili yorumlarındaki “Hz. Muhammed’in sadece Müslümanlara rahmet olarak gönderildiği” fikri hatalıdır. Hiçbir insanın, Allah’ın rahmetinin veya gazabının sınırlarını belirlemesi düşünülemez. Yüce Yaradan’ın yarattığı diğer kullarından olan meleklerin veya cinlerin de, tek olan Tanrı adına, böyle bir sınır çizmesi söz konusu olamaz.

Yüce Yaradan, her türlü kararını Kendisi verir. Yarattığı hiçbir kulu, onun adına konuşamaz. Eğer biz, tek olan Tanrı’nın rahmetine, kendiliğimizden sınır koymaya kalkışırsak, korkulur ki, rahmeti geniş olan Yüce Yaradan, bizi rahmetinin dışına bırakabilir.

Bakara 2/169, Araf 7/28, Yunus 10/68 gibi ayetler, Allah’a karşı bilmediğimiz şeyleri söylememizi tavsiye etmektedir. Bizden, Yüce Yaradan hakkında bilmediğimiz şeyleri konuşmamızı bizden, ancak şeytanın isteyeceğini belirtmektedir.

Eğer biz, Yüce Yaradan’ın rahmetine, hiçbir bilgimiz olmadan sınır koyarsak, bunun sonu, kendi gurubumuz arasında da düşmanlık oluşmasına kadar gider. Nitekim Hz. Muhammed’in söylemediği bir hadis emsal gösterilerek, Müslümanlar birbirini boğazlamaktadır. Daha önceki bir makalemizde de yazdığımız bu hadis şöyledir: “Benden sonra ümmetim 73 (bazı aktarımlarda 72) fırkaya (guruba) ayrılacak, bunun 72 (bazı aktarımlarda 71) si cehennemlik, sadece biri cennetlik olacak”. Bu hadisin varlığına inanan Müslümanların çoğu, kendi gurubunu, hattâ gurup içerisinde kendi fikrine daha yakın olanları, cennetlik olarak, diğer Müslümanları da cehennemlik olarak görebilmektedir. Böyle düşününce de, diğer guruba bağlı Müslümanı, hiç düşünmeden gaddarca öldürebilmektedir.

Hâlbuki Enbiya Suresi 107inci ayetteki ifadede, “Müslümanlara” sözü geçmediği gibi, “insanlara” ifadesi de geçmez. Hz. Muhammed’in âlemlere rahmet olarak gönderildiğinden bahseder. Nitekim cinlerden bazılarının da, Hz. Muhammed Kur’an okurken dinlediklerinden bahsedilir.

Ahkaf Suresi 46/29: Ey Muhammed! Hani biz cinlerden bir grubu Kur’an’ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar Kur’an’ı dinlemek için hazır bulundukları zaman birbirlerine “susun” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de, birer uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.

Demek ki, Yüce Yaradan’ın, sadece insanlara değil, yarattığı bütün âlemlere rahmeti geniştir.

Yusuf Suresi 10/64: “…O, merhametlilerin en merhametlisidir.”

Aşağıdaki ayette ise, bizi aydınlatacak net bir ifade vardır:

Araf Suresi 7/156: “…Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır…”

Yazımızın başlığındaki soruya dönersek, sadece bu son ayet bile gösteriyor ki, Yüce Yaradan’ın rahmeti, gazabından geniştir.

Yüce Yaradan’ın bizzat Kendisinin, “her şeyi kuşattığını” söylediği rahmeti; sadece Müslümanlara değildir, sadece ilâhi kaynaklı dinlerin mensuplarına değildir, yalnızca insanlara değildir. Yüce Yaradan’ın rahmeti, bizim bildiğimiz, bize bildirilen ve bildirilmeyen bütün âlemleri kuşatmıştır.

Tek olan Tanrı’nın rahmetinin, bütün âlemleri kuşattığını, şeytan ile ilgili aktarılanları irdelediğimizde daha net anlayabiliriz. Bu sitede, şeytan hususunda yayınladığımız makalelerimizde, Kur’an’a dayanarak, şeytanın bir melek olduğunu, diğer bir ifadeyle, beş baş melekten biri olduğunu ifade etmiştik. Ancak, bir baş melek olan şeytan, Yüce Yaradan’ın “insana saygı gösterin” emrini dinlememiştir. Bu durumda beklenen davranış, şeytanın cezalandırılarak, derhal cehenneme atılmasıdır. Fakat tek olan Tanrı, şeytana karşı da rahmetini göstermiş ve şeytanın, kıyamete kadar istediğini yapmasına fırsat vermiştir. Böylece rahmetinin bütün âlemleri kapsadığını bizlere göstermiştir.

O halde, sadece, rahmeti bütün âlemleri kuşatan Yüce Yaradan’ın merhametine sığınalım. Yalnızca, Ondan af dileyerek, Onun rahmetini isteyelim. Çünkü Onun rahmeti her şeyi kuşatmıştır.

Bu yazı KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.